Hasan Salih Toksöz

Hasan Salih Toksöz

Mail: balikesirmanset@gmail.com

HERŞEY KENDİ ELİMİZDE

Suyumuzu, elektriğimizi, gıdamızı, paramızı kısacası kaynaklarımızı israf etmemeli verimli ve tasarruflu kullanmalıyız. Gelin insanları kısa ve uzun vadede doğrudan etkileyen ekonomiyi ele alalım.

Küresel kriz ve pandemi dönemlerinde işsizliğin, giderlerin ve enflasyonun artması ve gelirin giderler karşısında erimesi yada gelirin doğrudan azalması sebebiyle tasarrufların önemi daha iyi anlaşılmıştır. Tasarruflar, ülke ekonomilerini dışa bağımlı olmadan sürdürebilmek ve insanlar ise geçimlerini asgari düzeyde idame ettirebilmek açısından daha fazla önem kazanmıştır. Sadece ülkemizde değil tüm dünyada kriz dönemlerinden sonra tasarruflar artış göstermiştir. Maalesef ki tasarruflardaki bu artış şok etkisi geçene kadar devam etmiştir.

Ülkeler işlerin yolunda gittiği dönemlerde tasarruflarını daha fazla yapmalıdır. Yaptıkları tasarrufları daha az borçlanarak gelir getirici yatırımlara çevirmelidirler. İnsan ise, geliri olduğu, işi yolunda gittiği zaman ilerisi için para biriktirmeye ve mal mülk edinmeye çalışmalıdır. Yapacağı tasarrufun adı cimrilik değil tutumluluktur. İnsan sabit giderlerini ve yaşamı için gerekli olan parayı hesapladıktan sonra gelirinden geriye kalan kısmını tasarruf etmelidir. Tasarruf yaparken de bu hastalık boyutunda asla olmamalıdır. Yani para biriktireceğim derken her şeyden elimizi eteğimizi çekmememiz a-sosyal olmamamız dengeyi iyi sağlamamız gerekir. Bakıldığı zaman ekonomisini iyi yöneten ailelerde şiddet ve boşanma oranları daha düşüktür. Yani kötü ekonomi insan psikolojisini olumsuz yönde etkileyen sebeplerden birisidir. Tasarruf yapan aileler ise kendilerini daha fazla güvende hissederler buda psikolojiyi olumlu etkileyen sebeplerden birisidir.

GELİR-GİDER İLİŞKİSİ

Tasarruf yapan ailelerde genelde gelir ve tüketim aynı oranda yükselmez. Evet gelir ve gider doğru orantılıdır ama eşit oranda değildir. Gelir tüketimden daha fazla yükseleceği için otomatik olarak tasarruf oranı da daha fazla olmuş olur. Kısacası buradan bile yola çıkarsak tasarruf düzeyinin en belirleyici etkeni giderin gelire oranıdır diyebiliriz. Bununla beraber hanehalkı tasarruf oranları üzerinde en çok etkili olan değişkenin gelir olduğu bilinmektedir. Ülkeler de hanehalkı da yatırımlarını tasarruflarıyla ya da borçlanarak yaparlar. Aileler kendi belirledikleri önceliklere göre daha az borçlanarak yatırım yapmak istiyorlarsa daha fazla tasarruf yapmaları gerekmektedir. Çünkü sabit bir gelirimiz de yoksa gösteriş amaçlı borçlanarak yapılan lüzumsuz harcamaların bizleri ileride ekonomik yönden sıkıntıya sokması kaçınılmazdır. Ne yazık ki para zor kazanılan fakat kolay tüketilen birşeydir.

Hanehalkı evlatlarının eğitimleri, düğün masrafları veya gelecekleri için, hastalık zamanları için yani dar günlerde kimseye muhtaç olmamak için ama az ama çok tasarruf yaparlar. Yaptıkları tasarrufları ise altın, döviz, faiz, menkul ve gayrı menkul şeklinde değerlendirirler. Devlet ise toplumda tasarruf oranı düşük olduğu dönemlerde hanehalkını tasarrufa özendirmek ve teşvik etmek için çeşitli paketler sunar. Çok da doğru bir politikadır.

Aileler olarak; tasarruf yaparsanız, gelir gider dengenizi sağlarsanız, tasarruf yapar ve bunları akıllı yatırımlara dönüştürürseniz, borcunuzu azaltırsanız kısacası bütçenizi iyi yönetirseniz emin olun gelecekte daha güzel günler yaşarsınız. Saygılarımla..

                                                                                                         

Facebook Yorum

Yorum Yazın